Televizyonda beğenerek izlediğim komedi dizilerinden biri olan "Avrupa Yakası"nın bir bölümünde, Ata Demirer'in oynadığı "Volkan" karakteri, dizide en yakın arkadaşı olan Yavuz Seçkin'in oynadığı "Sertaç" karakteri ile bir tartışmasından sonra onunla tartışır, köprüleri atar, ancak 2-3 günlük bir ayrılığın ardından duyduğu pişmanlığı anlatırken dizide "Sertaç" için şunu söyler : "Hoşuma gitmeyen yanları vardı ama yine de Sertaç iyi adamdı ya, en azından ‘Proje adamı’ idi"...
Sertaç'ı "proje adamı" yapan nedir? Sabit bir işi olmaması, ama yaşamak için bir şekilde “projeler” icat edip para kazanmak gerekmesi. Sertaç hemen her bölümde farklı bir "proje" teklifi ile Volkan'a gelmektedir: Örneğin, “10 YTL’ye kahve falı bakma”, işler iyi gidince “20 YTL’ye kazandibi falı bakma”, Volkan’ın ailesi tatilde iken “Evi Arap şeyhine kiraya verip haftalık 1000$ kazanma”, veya “Volkan’a kaset çıkarma”. Genellikle dizi kahramanımız bu işleri eline yüzüne bulaştırıp başarısız olsa da “proje yönetimi” ile “girişimcilik”in çakıştığı ortak noktaları bize çok güzel anlatıyor.
Hem “proje yönetimi”nde hem “girişimcilik”te;
• İşin başlangıcında belirsizlik vardır.
• Bir “kapsam”, “hedef” ve “bütçe” gereklidir, kaynaklar olmadan işler yapılamaz.
• Biraz cesaret gerekir, çünkü sonuçta başarısız olma ihtimali vardır.
• İşe başlamadan önce “hedefleri doğru koymak”, “planları gerçekçi yapmak” ve işi yaparken “risk yönetimi” yapmak gerekir.
Türkiye’de Proje yönetimi kavramları ve metodolojisinin yaygınlaşması henüz emekleme aşamasında olsa da toplumumuz “proje adamları”nı sever. İnsanımız sürekli aynı işi yapmak istemez, genlerinde hep bir “girişimci ruh” taşır. Maddi durumu çok iyi olmayan insanlarımız “düzeni gelirli olan bir işim olsun yeter” (memur zihniyeti) görüşünü taşırken, belli bir birikimi olanlar genelde “kendi işini” kurmak ister. Yeni bir projeye girişmek ister. Sabit ve düzenli gelir yerine, daha çok kazanabileceği ama daha riskli olabilecek işlere girmek ister. Bu nedenle proje yönetimi konusunda tüm toplumun bilinçlenmesi aslında çok da zor olmayan bir iş. Özellikle son yıllarda ADSL kullanımının yaygınlaşması ile gelen bilişim ve Internet’in itici gücü, proje yönetimi konusunda Türkiye’ye göre çok daha fazla mesafe katetmiş olan yabancı ülkelerin Türkiye’de finans ve emlak sektöründe ciddi yatırımlar yapması ve şirketlerde “Proje Yönetim Ofisleri”nin kurulması proje yönetimi adına sevindirici gelişmeler olarak göze çarpıyor.
Ekonomik durumun düzelmesi ile Türkiye’de girişimciliğin yükselişe geçmesi gerçeğini gördüğümüz gibi önümüzdeki yıllarda “proje yönetimi”nin de yükselen değerlerden biri olduğunu göreceğimize eminim. Başta iş dünyasının, sonra tüm halkımızın proje yönetimi kavramları, metodolojisi ve teknikleri konusunda bilinçlenmesi ve benimsemesi için en büyük pay da biz proje yöneticilerine düşüyor.
Mustafa Dönmez, PMP
Yapı Kredi Bankası ,Proje Yöneticisi
mustafadonmez@gmail.com
Mustafa Dönmez, PMP
Mustafa Dönmez, PMP